Özdağ, İsrail-Gazze savaşı ve dış politikalarla ilgili değerlendirmelerde bulunarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a milli birlik ve beraberliği sağlaması için çağrı yaptı.
Gazze’de soykırım-savaş uyarısı
Özdağ, Gazze’de başlayan soykırım-savaşın bir bölgesel ve sonra küresel savaşa dönüşmesi ihtimalinin gittikçe yükseldiğini belirtti. İsrail’i yöneten kadronun sözde ilahi mesajlar ile hareket ettiklerine inanan fanatikler olduğunu ifade etti.
Özdağ, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun savaşı sadece Gazze’ye sınırlı tutmayıp Ortadoğu’nun sınırlarını tekrar çizeceklerini açıklamasının, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Mısır’ı kışkırttığını ve savaşın her an bölgesel nitelik kazanabileceğini gösterdiğini kaydetti.
Özdağ, ayrıca Netanyahu’nun İsrail’in Yeşaya Kehanetine dayandırdığını açıklamasının, İsrail dini fanatizminin dünyayı yok oluşa sürükleyebilecek bir dünya savaşı çıkarma potansiyeli taşıdığını vurguladı.
Rusya ve ABD’nin hamleleri
Özdağ, Rusya’nın nükleer güç tatbikatı yapmasının, bölgede ve dünyada nasıl bir bıçak sırtında yaşandığını gösterdiğini söyledi.
Özdağ, ABD’nin de bölge ülkelerine hava savunma sistemleri yerleştirmesinin, Gazze ötesinde bir çatışmaya hazırlandığını gösterdiğini belirtti.
Özdağ, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Gelişmeler büyük bir savaş veya büyük bir barış ile neticelenebilir” açıklamasının da Türkiye’nin karşı karşıya olduğu durumun vahametini anlattığını ifade etti.
Türk-ABD ilişkilerinde gerilim
Özdağ, ABD Başkanı Joe Biden’ın Türkiye’yi Amerikan çıkarları için ağır tehdit olarak nitelendirdiğini, Erdoğan’ın da ABD’nin Türkiye’yi Yunanistan ve Suriye’deki üsleri aracılığı ile kuşattığını haklı olarak söylediğini aktardı.
Özdağ, Türk-ABD ilişkilerinde durumun bu kadar ağır suçlamalar noktasında iken Hakan Fidan’ın Türkiye’nin Irak ve Suriye’de PKK/YPG hedeflerine yönelik hava taarruzu öncesinde 3. Tarafları yani ABD’yi uyarmasına rağmen ABD’nin Türk SİHA’sını vurmasının basit bir Amerikan üssünü/askerini savunma değil ABD ve PKK’nın TSK’ya karşı ilk ortak askeri savunma eylemi olduğunu dile getirdi.
Tehdit sadece Ortadoğu’da değil
Özdağ, tehdidin sadece Ortadoğu’da değil Batı Kafkasya’da da olduğunu belirterek, yenilen Ermenistan’ı tekrar savaşa hazırladıklarını söyledi.
Özdağ, “Özetle, Türkiye, çıkabilecek bölgesel ve küresel savaşın merkez üssündedir.” dedi.
Milli birlik ve beraberlik çağrısı
Özdağ, bölgemiz ve dünya bir savaşın eşiğinde bulunurken, milli birliğin ülke savunması için en gerekli olduğu bir dönemde Türk toplumunun korkunç bir bölünmüşlük içinde olduğunu vurguladı.
Özdağ, Erdoğan’ın milli birliği sağlamak ile öncelikle sorumlu iken Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlamayarak, AK Parti milletvekillerine aziz Cumhuriyetimize “100 yıllık narkoz dönemi” dedirterek, toplumsal bölünmüşlüğü derinleştirdiğini eleştirdi.
Özdağ, bu yapılabilecek en büyük yanlış olduğunu belirterek, ayrıca ülkemizde yaşayan ve iç savaş travmalı milyonlarca sığınmacı ve kaçağın varlığı, bunların içine sızmış emperyalizmin güdümlediği terör örgütlerinin uyuyan hücreleri ülkemizin karşı karşıya olduğu riski daha da artırdığını kaydetti.
Özdağ, buradan Erdoğan’a seslenerek, Cumhurbaşkanı olarak görevinin gereği, ülkemiz ve insanlık için son derece kritik bu süreçte artık bu tarz bölüştürücü tutumlarına son verip hızla milli birlik ve beraberliği ve topyekûn mücadeleyi sağlayacak girişimlerde bulunmasını istedi.
Özdağ, yapılması gerekenin hızla milli birliği sağlayacak adımların atılması olduğunu söyledi.
8 maddelik çağrı
1-100.Yıl kutlamaları Cumhuriyetimizin 100. Yılına yakışır şekilde yapılmalı ve 10 Kasım’a kadar sürmelidir. Bu kapsamda Ankara’da bir 100. Yıl Anıtı inşası duyurulmalıdır.
2-Gazze’de katliam devam ettiği sürece İncirlik üssünün faaliyetlerinin askıya alınacağı ve Kürecik radarının İsrail ile bilgi paylaşımının durdurulacağı veya tamamen faaliyetlerinin durdurulacağının taraflara bildirilmesi,
3-S-400’lerin aktifleştirilmesi ve konumlandırılmasının sağlanması,
4-Askeri Sağlık Sisteminin kurulması, Askeri hastanelerin açılması için gereken yasa tasarısı ve askeri yargı yasa tasarısının TBMM’ye sevk edilmesi,
5-İç güvenlik zaaflarının ortadan kaldırılması için gereken hazırlıkların hızla yapılması,
6-Sınır güvenliği için ek önlemlerin alınması,
7-İsveç’in NATO üyeliğinin TBMM’de onayının ertelenmesi,
8) Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Güvenlik Konseyi Daimi üyesi 5 ülke anlaşamadıkları için kilitlenmiş, karar alamaz duruma gelmiştir. Bu durum, dünyayı 1930’larda güvenlik ve barış konularında tamamen etkisizleşen Milletler Cemiyeti’nin 2. Dünya Savaşına giden yolun açılışına yaptığı ‘katkıyı'(!) anımsatmaktadır.